Düşük tansiyon (hipotansiyon) , kan basıncının 90/60 mm Hg’nin altına düşmesi durumudur. Bazı bireylerde belirgin semptomlara yol açmazken bazılarında baş dönmesi, bayılma, bulanık görme, bulantı, yorgunluk veya konsantrasyon eksikliği gibi belirtiler görülebilir. Dehidrasyon, uzun süreli yatak istirahati, hamilelik, bazı ilaçlar, kalp sorunları, endokrin bozukluklar ve ciddi enfeksiyonlar düşük tansiyonun olası nedenleri arasında yer alır. Belirtiler ortaya çıkarsa bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir; tedavi, sıvı ve tuz alımını artırmak, varis çorabı kullanmak veya ilaç düzenlemelerini içerebilir. Altta yatan nedenlerin ele alınması ve düzenli takip, düşük tansiyonun yönetiminde kritik rol oynar.
Düşük tansiyona sahip bireyler, yüksek veya normal tansiyona sahip olanlara kıyasla genellikle daha uzun yaşam eğiliminde olabilir ve bu durum sağlıklı bir özellik olarak görülebilir. Ancak, anormal derecede düşük tansiyon, birçok kişide baş dönmesi ve bayılma gibi semptomlara neden olabilir ve şiddetli vakalarda hayati tehlike oluşturabilir. Her birey için düşük tansiyonun tanımı farklılık gösterebilir; tıbbi açıdan tansiyon genellikle yalnızca semptomlara yol açtığında çok düşük olarak değerlendirilir. Tansiyon, kalp atışlarının aktif (sistolik) ve istirahat (diyastolik) aşamalarında atardamarlardaki basıncın ölçüsüdür. Kalbin vücuda kan pompalarken oluşturduğu en yüksek basınç sistolik tansiyon, kalp atımları arasındaki dinlenme sırasında oluşan en düşük basınç ise diyastolik tansiyon olarak adlandırılır. Rehberlere göre, normal tansiyon 120/80 mmHg’nin altında kabul edilir.
Düşük tansiyonun (hipotansiyon) küresel yaygınlığı hakkında kapsamlı veriler sınırlı olmakla birlikte, belirli türleri, özellikle ortostatik hipotansiyon (ayağa kalkarken tansiyon düşmesi), daha iyi belgelenmiştir. Genel popülasyonda ortostatik hipotansiyon belirtileriyle birlikte görülme oranı %31, 4, yaşlı bireylerde %18, 7, hipertansiyon geçmişine sahip yaşlı bireylerde ise %23, 8 olarak rapor edilmiştir. Bazı bireylerde "konstitüsyonel hipotansiyon" adı verilen, semptomlara neden olmayan doğal olarak düşük tansiyon seviyeleri görülse de, bu durumun yaygınlığı tam olarak bilinmemektedir.
Düşük Tansiyon Belirtileri Nelerdir?
Düşük tansiyon (hipotansiyon), vücut organlarına yeterli kan akışının sağlanamaması durumunda çeşitli belirtilere yol açabilir. Yaygın belirtiler arasında baş dönmesi veya ayağa kalkıldığında hissedilen sersemlik, bayılma (senkop), bulanık veya kaybolan görme, mide bulantısı, yorgunluk, konsantrasyon eksikliği, soğuk, nemli ve soluk bir cilt, hızlı ve yüzeysel nefes alıp verme, zayıf ve hızlı nabız yer alır. Bu semptomlar, özellikle sık veya şiddetli bir şekilde ortaya çıkıyorsa, altta yatan nedeni belirlemek ve uygun tedaviyi sağlamak için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Bazı bireylerde düşük tansiyon hiçbir belirti göstermeyebilir, ancak belirtiler fark edildiğinde ciddiye alınmalıdır.
Düşük tansiyon belirtileri şunlardır:
Baş dönmesi veya sersemlik hissi.
Ayağa kalkıldığında aniden oluşan dengesizlik.
Bayılma (senkop).
Bulanık veya kaybolan görme.
Mide bulantısı.
Genel yorgunluk ve halsizlik.
Konsantrasyon zorluğu.
Soğuk, nemli ve solgun bir cilt.
Hızlı ve yüzeysel nefes alıp verme.
Zayıf ve hızlı nabız.
Düşük Tansiyon Neden Olur?
Düşük tansiyon, basit bir dehidrasyondan ciddi tıbbi rahatsızlıklara kadar birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. Tansiyon, gün içinde vücut pozisyonu, stres düzeyi, nefes alma ritmi, kullanılan ilaçlar ve günün saati gibi faktörlere bağlı olarak doğal olarak değişiklik gösterebilir. Hamilelikte dolaşım sisteminin genişlemesiyle tansiyon düşmesi normaldir ve genellikle doğumdan sonra eski seviyesine döner. Düşük tansiyona kalp problemleri (bradikardi, kalp krizi, kalp yetmezliği), tiroid ve böbreküstü bezi hastalıkları, hipoglisemi, diyabet, dehidrasyon, büyük kan kaybı veya ciddi enfeksiyonlar (septik şok) neden olabilir. Ayrıca şiddetli alerjik reaksiyonlar (anafilaksi), B12 ve folat eksiklikleri gibi beslenme yetersizlikleri, bazı ilaçlar ve aşırı egzersiz de tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Düşük tansiyonun altında yatan nedeni belirlemek, etkili bir tedavi için kritik öneme sahiptir.
Düşük tansiyon nedenleri şu şekildedir:
Dehidrasyon.
Kan kaybı.
Kalp rahatsızlıkları.
Endokrin bozukluklar.
İlaç kullanımı.
Şok durumu.
Ortostatik hipotansiyon.
Nörolojik sorunlar.
Gebelik.
Uzun süreli yatak istirahati.
Beslenme bozuklukları.
Düşük Tansiyon Kimlerde Görülür?
Düşük tansiyon (hipotansiyon), her yaş grubunda görülebilen bir durumdur, ancak yaş, cinsiyet ve bireysel sağlık faktörlerine bağlı olarak görülme sıklığı ve belirtilerin şiddeti değişiklik gösterebilir. Çocuklar ve ergenlerde düşük tansiyon daha nadir görülse de, genellikle altta yatan tıbbi durumlar veya sıvı kaybına bağlı olarak ortaya çıkar. Yetişkinlerde düşük tansiyon, ilaç kullanımı, kalp rahatsızlıkları veya hormonal bozukluklar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Yaşlı bireylerde ise hipotansiyon görülme sıklığı artar, özellikle ayağa kalkarken ortaya çıkan "ortostatik hipotansiyon" daha yaygındır.
Düşük tansiyon (hipotansiyon) şu gruplarda daha sık görülebilir:
Genç yetişkinler ve doğal tansiyonu düşük kişiler.
Yaşlı bireyler, özellikle ortostatik hipotansiyon riski taşıyanlar.
Kronik hastalığı olanlar, örneğin Parkinson hastalığı, diyabet veya kalp hastalığı olan kişiler.
Gebeler, hamilelik sırasında dolaşım sistemindeki değişiklikler nedeniyle.
Yoğun fiziksel aktivite yapan bireyler, sporcular veya aşırı terleme sonucu sıvı kaybı yaşayanlar.
Yetersiz beslenen veya vitamin eksikliği olan kişiler, özellikle B12 vitamini ve folik asit eksikliği bulunanlar.
Kan kaybı, enfeksiyon veya dehidrasyon yaşayan bireyler.
Cinsiyet açısından, kadınlar genelde erkeklere göre daha düşük sistolik tansiyon seviyelerine sahipken, bu fark 60’lı yaşlardan sonra tersine dönebilir. Bununla birlikte, diastolik tansiyon kadınlarda genellikle erkeklerden daha düşük seviyelerde seyreder. Hipotansiyon her iki cinsiyette de görülebilir, ancak hormonal ve yaşam tarzı faktörleri sıklık ve etkiler açısından farklılık yaratabilir.
Düşük Tansiyon Tedavisi ve Uygulanan Yöntemler
Düşük tansiyon tedavisi, altta yatan nedenlere ve hastanın yaşadığı semptomlara bağlı olarak planlanır. Hafif durumlarda, sıvı alımını artırmak, tuz tüketimini kontrollü şekilde artırmak, yavaşça pozisyon değiştirmek ve kompresyon çorapları kullanmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri önerilebilir. Daha ciddi vakalarda, düşük tansiyona neden olan tıbbi durumlar tedavi edilir; örneğin, ilaç kaynaklı hipotansiyonda ilaç düzenlemesi yapılabilir veya endokrin sorunlarda hormon tedavisi uygulanabilir. Bazı durumlarda, tansiyonu artırmak için spesifik ilaçlar kullanılabilir. Şiddetli vakalarda ise altta yatan durumun (örneğin kan kaybı, enfeksiyon veya alerjik reaksiyon) hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerekebilir. Tedavi sürecinde düzenli izlem ve tansiyonun kontrol altında tutulması büyük önem taşır.
Düşük tansiyona iyi gelebilecek yöntemler arasında bol su tüketmek, kepekli tahıllar, sebzeler, meyveler ve yağsız proteinler içeren dengeli bir beslenme düzeni oluşturmak, doktor önerisiyle tuz tüketimini artırmak, az ve sık yemek yemek, karbonhidratı düşük besinler tercih etmek, yavaş hareket ederek ani pozisyon değişikliklerinden kaçınmak, yatağın baş kısmını hafifçe yükseltmek, kan dolaşımını artırmak için bacak pozisyonlarını değiştirmek ve doktor kontrolünde kafeinli içecekler tüketmek yer alır.